SPİDER ( 2002)
Patrick McGrath‘ın romanından uyarlanan Spider film, bir psikolojik gerilim filmidir. Filmin baş, Spider’in çocukluğunda yaşadığı çevredeki bir otele yerleşmesiyle başlar ve oraya yerleşmesiyle, geçmişi aklında tekrar canlanmaya başlar. Spider yani filmin baş kahramanı, Cleg ailesinin tek çocuğudur. Spider, Oedipus Kompleksine sahiptir. Bill Cleg yani Spider’in babası otoriter, anlayışsız bir adamdır. Annesi ise tam tersi anlayışlı ve Spider’e çok anlayışlı ve iyi davranan bir ebeveyndir. Spider’in annesine olan aşkı babasına karşı bir tavır almasını sağlar. Spider’in babasının, annesini aldatmasıyla tüm düzen daha çok bozulur. Bu durum karşısında annesinin üzüldüğünü gören Spider, babasına ve özellikle annesini aldattığı kadına nefret duyar. Bu yüzdende o kadına zarar verme planları kurar ve artık bu planlar onu şizofreni olmasına sebep olur. Çocukken yaşadıklarını kafasında tekrar canlandırmaya ve kurmaya başlayan Spider, annesini o kadının öldürdüğünü hayal etmesi ile o kadını öldürmeyi hayal ettiği bir serüvene çıkar.
BLACK SWAN ( 2010 )
Film, Tchaikovsky’e ait Kuğu Gölü Balesi‘nin hikayesini anlatmaktadır. Filmin başrolü Nina,
mükemmeliyetçi ve çok hırslı bir balerindir. Filmde Nina’nın, bir balerin olarak çok önemli olan bir gösterinin başrolü olarak seçilmesi serüvenini anlatır. Ayrıca Lina bir şizofreni hastasıdır. Erica, yani Nina’nın annesi de eskiden bir balerindir. Nina’ya hamile kalmasıyla sonlanan kariyerini kızına dayattığı görülür ve ayrıca Erica, kızının hastalığının farkındadır. Buna rağmen yinede ısrar ve baskılarını devam ettirmektedir. Nina, bu role seçilme aşamasında Lily ile tanışır ve yakınlaşır. Zamanla Lily’i kendine bir tehdit olarak algılar ve onun hakkında halüsinasyonlar görmeye başlar. Nina role seçilmiştir fakat sürekli kendine zarar verdiğini görmesi ya da Lily’e rolünü kaptıracağını düşünmesi onu çok tedirgin hissettirir. Filmde, Lily’in gerçeklerle hayal dünyasını nasıl karıştırdığını ve hırsının ona ne kadar zarar verdiğini gösterilmektedir.
ORDİNARY PEOPLE
Filmin başrolü olan Conard, 17 yaşında bir lise öğrencisidir. Abisi Buck’ın, ölümüne bizzat şahit olmuştur ve abisini kaybetmesiyle birlikte ailesinde bir yas süreci başlamıştır. Ailenin her bir üyesi yas süreçlerini farklı bir biçimde yaşamaktadır. Babası yas sürecini; geçmişte oğluyla yaşadığı anıları hatırlayarak, ağlayarak ve suçluluk ile geçirmektedir. Annesi ise Conard’a tepkisizlik olarak yas sürecini geçiriyordur. Conard ise yas sürecini; öfke patlamaları, uykuda abisinin ölüm anını tekrar görmesi, mutsuzluk, asosyallik, iştahsızlık gibi davranışlarla yaşamaktadır. Filmde Conard’ın ve babasının, psikiyatri seanslarını görmekteyiz . Annesinin ise bu durumdan kaçınarak aşırı sosyalleşmesi göze batar.
JARTGEN
Jartgen filmi, kitle psikolojisini ve bellek yansımalarının beraberinde getirdiği sorunları anlatmaktadır. Filmin başrolü Luca , kreşte çalışıyordur. Yaşadığı çevrede saygı duyulan ve sevilen bir karakterdir. Yakın arkadaşının kızı Clara da aynı kreşte öğrenim görmektedir. Bazı zamanlar Lucas ve Clara okula beraber gidiyordur. Clara içten içe Lucas’tan hoşlanmaktadır ve Lucas’ın kendine bunun yanlış bir duygu olduğunu söylemesiyle olaylar başlar. Buna sinirlenen Clara, Lucas’a bir iftira atmıştır. Abisinin kendisine izlettiği pornografik videolardan etkilenen Clara orda izlediği şeyi sanki Lucas yapmış gibi anlatmıştır. Annesinin de bu iftirlara inanmasıyla kızına verdiği destek Clara’nın da bunları gerçek olduğunu sanmasıyla her şey daha karmaşık bir hâl alır ve diğer çocuklarda bu olayı sanki yaşamış gibi anlatmasıyla Lucas tutuklanır. Fakat anlattıkları olaylarda, kendi hayal dünyalarında kurdukları detayların aslında gerçekte olmamasıyla, bellekte yanılsamalar ile çocukların gerçek olmuş gibi bunlara inandıkları ortaya çıkar ve aslında diğer insanların da kitleden etkilenip, olaya koşulsuzca inandıkları da görülmektedir.
TO WRİTE LOVE ON HER ARMS
Film, hem bipolar hem de uyuşturucu bağımlısı bir genç kızın hikayesini anlatıyor. Renee, küçükken kendine mutlu ve neşeli hayaller kurup çizerken, büyüyünce bu hayallerin tam tersini yaşamaya başlar. Katıldığı bir parti sonras , başına gelen bir talihsiz olay sonucu kendisini uyuşturucuya alıştırır. Bir gün artık bu bağımlılığından kurtulmaya karar verir. Fakat, aynı zamanda kendisine zarar vermesinden dolayı rehabilitasyon merkezi kendisini kabul etmez ve kendisinin detoks yapması sonucu alabileceğini söyler. Film, bu detoks süresinde yalnız kalmamanın ve desteğin ne kadar önemli olduğunu anlatır. Bu süreçte tanıştığı bir arkadaşı, onun hikayesini anlatarak insanlara yardım etmeyi amaçlar.
SPLİT
Filmde, Kevin Wendell Crumb’ın yaşadığı kişilik bozukluğunu anlatmaktadır. Kevin’ın 24 farklı kişiliği vardır fakat filmde hepsi gösterilmemiştir. Belirgin olan birkaç kişiliğini görmekteyiz. Kevin , Flectcher adında başarılı bir psikiyatriste gitmektedir. Filmin devamında, kevin 3 genç kız arkadaşı çalıştığı hayvanat bahçesinin mahzenine kaçırır. Kişiliklerinin bazılarında kötü davranışlar olsa da kızlar zarar vermemektedir. Kişiliklerinden biri olan Dennis; OKB’ye sahiptir, kızları çıplak dans ettirmekten hoşlanır, şeytani özellikleri vardır ve diğer kişiliklerin aksine dışadönük olmaya çalışır ve bu kişiliğini doktorundan saklamaya çalışır. Diğer bir kişiliği Hedwig ise; yaşça en küçüğüdür ve masumiyetini simgelediği için kızların kolaylıkla yönlendirebildiği bir karakterdir. Bazen Dennis ile ortaya çıkan karakter Patrica, küçükken Kevin’ın yaşadığı taciz sonrası oluşmuştur. Barry ise, genellikle terapiye giderkenki dışarı çıkan karakteridir ve gaydir. Tabi zaman zaman terapi esnasında diğer karakterlere de geçiş yapıyordur. 24. Kişiliği ise Canavar olarak adlandırır. Bu karakter, sadist ve katildir. Öyle güçlüdür ki diğer karakterlerin ortaya çıkmasını baskılayabilir. Bu karakter, geçmişteki yaşadığı acılar sonucu oluşmuştur. Film bu karakterleri gören Casey’in, Canavar karakteri ortaya çıkmadan mahzenden kaçmasını anlatır.
ANALYZE THİS
Film, New York’un ünlü mafya babalarından olan Vitti’nin hikayesini anlatır. Vitti, saldırgan
davranışlar gösterdiği zaman ya da birisini öldürmesi gerektiğinde; kalbinin hızlı çarpmasın, soluk alıp verirken zorlanmasını ve bu yüzdende kalp krizi geçirdiğini düşünmesiyle doktora başvurur. Fakat hiçbir şeyinin olmadığı ortaya çıkar ve yardımcısına bir psikiyatrist bulmasını söyler. Yardımcısı ise tesadüf eseri tanıştığı doktoru önerir. Vitti, doktorla tanıştığında ilk olarak kendinin değil de arkadaşının derdi için geldiğini söyler. Çünkü bu doktora gitme olayı ortaya çıkarsa eğer, güç kaybedeceğini ve zayıf kabul edileceğini bildiği içindir. Doktor, Vitti’ye tedavi yapmayı kabul etmesede Vitti, kendini zorla ve tehditle kabul ettirmiştir. Gerek özel anlarda gerek özel günlerde, doktoru zorla ve tehditle yanına çağırıp kendisini tedavi etmesini sağlar. Tedavide zaman ilerledikçe Vitti’nin davranışlarının, aslında babasının ölümüne sebep olduğunu düşünmesi yüzünde ortaya çıktığı görülmüştür. Filmin sonlarında ise artık geçmişle bağlantı kurabildiğini ve kendisini daha iyi analiz edebildiğini görürüz.
Psikolog Nazmiye Nur Yorulmaz